1) Renkler Genel Müdürü Güntaç Kocatürk. Aslında hepimiz sizi tanıyoruz... Ancak bize sizi bilmediğimiz yanlarınız ile tanıtır mısınız desek neler söylerdiniz?
7 senedir firmamdayım. 7 sene boyunca mesai arkadaşlarımla yakın ilişkiler ile çalıştım. Yönetim tarzımla paralel olarak da mesai arkadaşlarımla özel hayatımı çok da gizlemem. Kaldı ki bence zaten bir Genel Müdür’ ün, işi ile özel hayatı bir miktar da olsa iç içe olmalıdır, bu görev bunu gerektirir. Üst düzey pozisyonlarda ben “çok profesyonel” olmaya inanmıyorum. Beni tanıyorsunuz ama yine de bazı özel bilgileri aktarmaya çalışayım. Şuradan bakabiliriz, Renkler’e girdiğimde kızım 4 yaşındaydı, şu an 11 yaşında. 1979 Kayseri doğumluyum. Endüstri Yüksek Mühendisiyim. Bu sene iş hayatındaki 20. senem. 20 senedir sadece metal sektöründe çalıştım. Bir daha dünyaya gelsem, yine Endüstri Mühendisi olurum ve metalde çalışmak isterim. Özel hayatımda yağlı boya resim yapıyorum, gitar çalışıyorum, yemek yapıyorum, doğayı severim ama doğa yürüyüşü değil. Doğayı dinlemeyi. Hepsinin üstünde ana işim de “baba” olmak.
2) Bu mesleğin en keyifli yanı nedir?
Bana mesleğimi sorduklarında, kendimi “Endüstri Mühendisi” olarak tanımlarım ama bu soruyu “Genel Müdür” olarak cevaplayacağım; Strateji üretiyoruz, onu yönetiyoruz ve orta-uzun vade iş geliştiriyoruz. Bu kapsamda, şirketteki en üst düzey görevdeki kişi olarak, “katma değer sağlamak ve bunu yaparken de birlikte yapmak.. Üretmek.. Hak etmek.. ekibin gelişimini yönetmek, görmek ve gurur duymak..” bunlar beni motive eden noktalar. Başarılı sonuçlarını da görmek bana keyif veriyor.
3) Renkler’de yaşadığınız ve unutamadığınız bir anınız varsa bizlerle paylaşır mısınız?
Klasik olacak ama o kadar çok ki.. Ama sanıyorum hem heyecanlı hem belki de en riskli, ama iş bitip Renkler’e geldikten sonra bir o kadar da anlatılası hikaye; 2016’da Çekya’da bir müşterimizde hat duruşu yaşanmasın diye, 2 dolu valizle ürünlerini yolcu olarak götürmek herhâlde en unutulmaz anılarımdan bir tanesidir.. Yaklaşık olarak tanesi 2 kg dan 80 adet demir plakayı uçak bagajına teslim edip, Çekya’da elimde evraklar ile valizimi teslim alırkenki terlerimi hiç unutamam. Orada yaşadığım araç kiralayamama, otelden ret alma, gece yemek bulamama, dönüşte benzinlikte Euro kabul etmeyen görevli ile Çekçe-Türkçe konuşup anlaşmamız gibi “ek” hikayeleri isteyene sözlü aktarmam lazım.. O apayrı bir yurtdışı seyahati ve anısı idi. Açıkçası sanıyorum benden de başka biri o deliliği yapmaz, yapamazdı. (ki zaten, teklif ettik ama kimse yapmadı)
4) Çalışmaya kaç yaşında başladınız? Süreç nasıl devam etti kısaca bahseder misiniz?
İş hayatına, üniversite 4. sınıfta 22 yaşında başladım. Sigortasız, asgari ücretin yarısı bedel ile, haftanın 4 günü/Cumartesi de yarım gün.. Yol, 2 ayrı araç ile 1.5 saat Bornova’dan Kısıkköy’e.. Ama şükür o günlere de.. Bugüne gelmemde o günlerin payı var. Ben memur çocuğuyum, ailem Kayseri’de ve memur olması sebebi ile iş çevremiz de yok. Benim endüstride iş bulmamın tek yolu bu zorluklarla başa çıkmaktı. Onu da yaptım. Cuma mezun oldum, pazartesi tam mesai ile işe başladım. Hiç ara vermeden. Planlama Mühendisi olarak başladım. Metal sac plakaların üzerinde koşturarak sayımlar yapar, müşteri siparişlerini iş emirlerine dönüştürürdük. MRP yok, sistem yok. Excel ve kâğıt çıktılarla. Sonuçta “pişman mısınız?” derseniz.. “Çok şükür, yine olsa yine aynısını yaparım” derim.
5) Bizi okuyan genç okurlarımıza ağabey tavsiyesi olarak neler söylemek istersiniz?
Ben Renkler’de başlattığımız ve başarı ile 40’a yakın mezun veren ROTA projesinin sponsoruyum. Aylık olarak bu genç, kariyerin henüz başındaki arkadaşlarla da buluşup, konuşuyorum. Onlara da ilk söylediğim, evet bu zamanlar zor ama inanın hep zordu. Öncelikle hevesiniz kırılmasın. Azminizi yitirmeyin ve isteyin. Zorlayın. Mutlaka fark edileceksiniz. Fark yaratın, hem kendinizde, hem de yaptığınız işte. İşe küçük/büyük, önemsiz/önemli diye bakmayın. Fotokopi bile çekiyorsanız, en iyisini çekmeye uğraşın. Excelde bir tablo hazırlıyorsanız, özen gösterin, farklı yerlerden bakın. Göreceksiniz ki, fark edileceksiniz.
6) Renkler’e ilk geldiğiniz günün heyecanından bahsedebilir misiniz?
Neler düşündünüz? İlginç bir tesadüf... Renkler’de iş başı yaptığım gün, aynı zamanda, benim doğum günüm. 12 Temmuz. Ben buraya Cevher/Nemak grubundan geldim, çok daha büyük bir organizasyon, iş kapsamı net, otomotiv düzeni var, yönetilen tutarlar çok daha büyük. Organizasyon büyük ve hiyerarşi çok fazla idi. Buraya geldiğimde ilk zamanlar “adaptasyonda sıkıntı çekmedim” desem yalan olur. Ama hep söylerim, Renkler’e bir kapıldınız mı, enerjisi sizi içine alır, gençleşirsiniz. En azından ben öyle oldum. Geldiğimde görev ve yetkiler net değildi, kişisel tutumlar, profesyonel yetkilerin önünde idi. Ticari GMY olarak bana bağlı bölümlerde bunları hızlıca toparladım ve zaten bunları yapınca da 360 derece tüm organizasyon da beni kabullendi. O noktadan sonra yönetmek de zevkli hale geldi, gelecek planları da kolaylaştı.
7) Renkler’de şu an çalışan beyaz yakaların neredeyse %90’ının işe alım sürecinde birebir bulundunuz. Renkler’in büyümesinde, ilerlemesinde katkısı olan bu ekibi siz kurdunuz diyebiliriz, neler hissediyorsunuz bu durum için?
Şahane bir duygu. Şükürler olsun. Mavi yaka, beyaz yaka fark etmez, herkese az-çok dokunmaya, onları anlamaya çalıştım. Bu konuda çok başarılı olduklarım da var, belki dokunamadıklarım da. Ama şunu herkes bilir ki, ben içlerinden gelen bir “lider” oldum. Ne zaman ihtiyaç olsa ben yanlarındaydım. Kendime kişilerin gelişimleri konusunda verdiğim sözler ve koyduğum hedefler vardı, asıl aldığım haz, o kişilerin gelişimini görmek ve onların kariyerlerini yönetmek ile oldu.
8) Renkler ailesine söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Renkler 2021 yılında tam anlamı ile “destan” yazdı. Bunu yaparken bizler buradaydık. Bu bizim başarımız. Hepimizin. Bununla gurur duymalıyız. Renkler’de olmaktan dolayı ben Genel Müdür olarak, ailem de bu ailenin parçası olarak her zaman buradaki her anı gururla, onurla anacağız. İyi ki varsınız.